Uçuş makinasının
özellikleri
Kuşları incelediğimizde, vücutlarının tüm özelliklerinin uçuş için
özel olarak tasarlandığını görürüz. Öz kütlenin düşürülmesi ve böylece
ağırlığın azaltılması için kemiklerin içi boş olarak yaratılmış ve vücuda
hava keseleri yerleştirilmiştir. Dışkının katı olmayıp yarı sıvı olması
vücutta gereksiz su tutulmasını ve böylece ağırlığın artmasını engeller.
Tüyler de hacimlerine karşılık son derece hafif yapılardır.
Kuşlardaki bu özel yapıları sırayla inceleyelim.
1- İskelet
Kuş kemiklerinin içi boş olmasına rağmen, iskelet, hayvanın sahip olduğu
kuvvete oranla fazlasıyla güçlüdür. Örneğin 18 cm. uzunluğundaki kocabaş
kuşu, bir zeytin çekirdeğini kırmak için gagasıyla ona 68,5 kg.lık bir
basınç uygulayabilir. Kara canlılarınınkinden daha "derli-toplu"
bir yapıya sahip olan kuş iskeletinde omuz, kalça ve göğüs kemerleri birbirine
kaynaşmış bir şekilde birleşiktir. Bu yaratılış kuşa daha sağlam bir yapı
kazandırmaktadır. İskeletin bir başka özelliği, başta belirttiğimiz gibi
diğer bütün omurgalı canlıların iskeletinden hafif olmasıdır. Örneğin
bir güvercinin iskeleti, hayvanın vücut ağırlığının toplamının sadece
% 4.4'ünü oluşturmaktadır. Bir Fregat kuşunun kemiklerinin toplamı ise
118 gr gelmektedir ve bu miktar, hayvanın tüylerinin toplam ağırlığından
daha azdır.
2- Solunum Sistemi
Kara canlılarıyla kuşların solunum sistemleri de birbirlerinden tamamen
farklı prensiplerle çalışır. Bunun sebebi kuşların oksijen ihtiyacının
kara canlılarına göre çok daha fazla olmasıdır. Örneğin, bir kolibri kuşunun
oksijen ihtiyacı bir insanınkinin neredeyse 20 katıdır. Dolayısıyla, bir
kara canlısının akciğeri, kuşun ihtiyacı olan yeterli oksijeni sağlayamaz.
Bu nedenle, kuşların akciğerleri çok farklı bir yapıyla yaratılmıştır.
Kara canlılarının akciğerleri "çift yönlü" bir yapıya sahiptir:
Nefes alma sırasında, hava akciğerdeki dallanmış kanallar boyunca ilerler
ve küçük hava keseciklerinde son bulur. Oksijen-karbondioksit alışverişi
burada gerçekleştirilir. Ancak daha sonra, kullanılmış olan bu hava, tam
ters yönde hareket eder ve geldiği yolu izleyerek akciğerden çıkar, ana
bronş yoluyla da dışarı atılır.
Kuşlarda ise hava akciğer kanalı boyunca "tek yönlü" hareket
eder. Akciğerlerin giriş ve çıkış kanalları birbirlerinden farklıdır ve
hava daimi olarak akciğer içinde tek yönlü olarak akar. Böylece kuş, havadaki
oksijeni kesintisiz olarak alabilir. Böylece kuşun yüksek enerji ihtiyacı
karşılanmış olur. Bu durumu konunun uzmanı H.R.Duncker şöyle ifade eder:
"Kuşlarda ana bronş, akciğer dokusunu oluşturan tüplere ayrılır.
Parabronşi diye adlandırılan bu tüpler sonunda tekrar birleşerek, havanın
akciğerler boyunca tek bir yönde devamlı akımını sağlayacak sistemi meydana
getirirler... Kuşlardaki akciğerlerin yapısı ve genel solunum sisteminin
çalışması tümüyle kendine özgüdür. Kuşlardaki bu "avien" sistemi
başka hiçbir omurgalı akciğerinde bulunmaz. Bu sistem bütün kuş türlerinde
aynıdır."
Ünlü bir biyokimyacı olan Michael Denton bir yazısında bu kadar mükemmel
bir sistemin kademeli evrimle oluşamayacağını şöyle açıklar:
"Böyle tamamen değişik bir solunum sisteminin, azar azar küçük
değişiklerle standart omurgalı dizaynından evrimleşmiş olduğu iddiası,
düşünülmeden ortaya atılmış bir tezdir. Solunum faaliyetinin bu evrim
süresince hiç aksamadan korunması, organizmanın hayatını sürdürmesi için
gereklidir. En küçük bir eksik fonksiyon ölümle sonuçlanacaktır. Kuş akciğeri
de, içinde dallanmış olan parabronşlar ve bu parabronşlara hava sağlanmasını
garanti eden hava kesesi sistemi ile birlikte en üst düzeyde gelişmiş
olana kadar ve beraberce, iç içe geçmiş mükemmel bir şekilde işlevini
yapana kadar, bir solunum organı olarak görev yapamaz."
Kısacası, kara tipi akciğerden hava tipi akciğere geçiş, ara geçiş safhasında
bulunan bir akciğerin hiçbir işlevselliğinin olmaması sebebiyle mümkün
değildir. Akciğeri çalışmayan bir canlı ise birkaç dakikadan fazla yaşayamaz.
Çünkü mutasyonların kendisini tesadüfen kurtarmalarını bekleyecek milyonlarca
yılı yoktur.
Kuş akciğerinin bu benzersiz yapısı, uçuş için gerekli olan yüksek miktarda
oksijen ihtiyacını karşılamaya yönelik, çok mükemmel bir yaratılışın varlığını
göstermektedir. Yalnızca kuşlara özgü bu anatominin bilinçsiz mutasyonların
amaçsız bir sonucu olamayacağını görmek için, biraz sağduyu yeterlidir.
Açıktır ki kuş akciğeri, canlıların Allah tarafından yaratıldıklarının
sayısız delilinden sadece biridir.
3-Denge Sistemi
Allah tüm canlılar gibi kuşları da kusursuz bir biçimde yaratmıştır.
Bu gerçek, her detayda kendini belli eder. Kuşların vücutları uçuştaki
muhtemel bir dengesizliği engellemek için özel bir yaratılışla var edilmiştir.
Hayvanın uçuş sırasında öne doğru eğikleşmesini engellemek için, kafası
özel olarak hafif kılınmıştır: Ortalama bir kuşun kafasının ağırlığı,
vücut ağırlığının yalnızca %1' ini oluşturur.
Tüylerin aerodinamik yapısı da kuşların denge sistemindeki önemli bir
özelliktir. Özellikle kanat ve kuyruk bölgelerindeki tüyler, kuşa çok
etkili bir denge sistemi sağlar.
Bu özellikler, bir doğanın (falcon pereginus) saatte 384 km. hızla avına
dalarken, hiçbir şekilde dengesini yitirmemesini sağlar.
4- Güç ve Enerji Problemi
Bir olaylar zinciri şeklinde ortaya çıkan her bir süreç, ister biyoloji,
ister kimya veya fizik bilimlerini ilgilendirsin, "enerjinin korunumu
prensibi"ne uygun olarak gelişir. Bunu özetle "belli bir işin
yapılabilmesi için belirlenmiş miktarda enerji gereklidir" şeklinde
de anlatabiliriz.
Enerjinin korunumu prensibinin çarpıcı bir örneğini, kuşların uçuşunu
gözlemlediğinizde bulabilirsiniz. Göçmen kuşların, uçuşa başlamadan önce,
yolculuklarını tamamlamalarını sağlayacak miktarda enerji depolamaları
şarttır. Buna karşın, uçmanın bir diğer şartı da mümkün olduğunca hafif
olabilmektir. Uçabilmek için, bedeli ne olursa olsun fazla kilolardan
kaçınılmalıdır. Bu arada yakıtın da mümkün olduğunca verimli olması şarttır.
Yani yakıt minimum ağırlıkta tutulurken, verdiği enerjinin maksimum olması
gereklidir. Bunların hepsi kuşlar için çözümlenmiş olması gereken problemlerdir.
İlk adım en ekonomik uçuş hızının tespit edilmesidir. Eğer kuş çok yavaş
uçacak olsa, havada asılı kalması için çok enerji sarf etmesi gerekecektir.
Çok hızlı uçacak olsa, bu sefer de meydana gelen hava direncini aşmak
için çok yakıt tüketmesi gerekecektir. Bu durumda yakıtın en az tüketilmesi
için ideal değerde bir uçuş hızının gerektiğini görürüz. Bu arada şunu
da hatırlatmak gerekir ki, iskeletlerinin ve kanatlarının aerodinamik
yapılarındaki farklılar nedeniyle her kuş için farklı bir ideal hız geçerlidir.
Bu enerji sorununu altın yağmur kuşu (Pluvialis dominica fulva) üzerinde
inceleyelim: Bu kuş, kışı geçirmek için her yıl Alaska'dan Hawaii'ye göç
eder. Durmaksızın yaptığı uçuşu sırasında rotası üzerinde hiç ada bulunmaz.
Dolayısıyla kuşun uzun yolculuğu sırasında hiçbir dinlenme imkanı yoktur.
Varış, başlangıç noktasından 4000 km uzaktadır ve bu mesafe aralıksız
yaklaşık 250 bin kanat çırpışını gerektirir. Yolculuğun tümü 88 saaten
fazla sürer.
Kuşun yolculuğa başlarken ağırlığı 200 gramdır. Bunun 70 gramı, yolda
yakıt olarak kullanılacak yağlardan oluşur. Ancak kuş bilimciler, bir
altın yağmur kuşunun bir saat uçmak için harcadığı enerjiyi tespit etmiş
ve kuşun 88 saatlik uçuş için en az 82 gram yakıt harcayacağı sonucuna
varmışlardır. Yani kuşun 12 gramlık bir açığı vardır ve hesaplara göre
Hawai'ye varmadan yüzlerce kilometre önce enerjisinin bitmesi ve denize
düşmesi gerekmektedir.
Ama bu hesaba rağmen altın yağmur kuşları hiçbir zaman denize düşmez
ve her sene başarıyla Hawai'ye ulaşır.
Peki bu canlıların sırrı nedir?
Bu kuşları yaratan Allah, onlara uçuşlarını kolaylaştıracak ve verimlileştirecek
bir yöntem ilham etmiştir. Kuşlar gelişigüzel bir şekilde değil, sürü
halinde uçar. Uçarken de hepsi belirli bir sıraya girer ve havada bir
"V" şekli oluşturur. Bu V şekli, karşılaştıkları hava direncini
azaltır. Bu uçuş düzeni o kadar etkilidir ki, kuşlar bu sayede yaklaşık
% 23'lük bir enerji tasarrufu sağlar. Bu şekilde, yere indiklerinde fazladan
6-7 gram daha yağları kalmış olur. Bu artan yağ ise gereksiz değildir;
rüzgarların ters yönden esmesi durumunda kullanılacak yedek yakıttır.
Bu olağanüstü durum karşısında şu soruları sormak gerekir:
Uçuş için ne kadar yağ gerektiğini kuş nereden bilir?
Bu kadar yağı tam yolculuk öncesi nasıl ayarlayabilir?
Uçuş mesafesini ve tam olarak ne kadar yakıt tüketileceğini nasıl hesaplar?
Kuş Hawai'nin Alaska'dan daha iyi koşullarda olduğunu nereden bilir?
Kuşların bu bilgilere ulaşmaları, bunlara uygun hesaplar yapmaları ve
bu hesaplara uygun toplu uçuşlar gerçekleştirmeleri imkansızdır. Bu ise,
yaptıkları işlerin gerçekte kuşlara "ilham edildiğini", bu canlıların
üstün bir güç tarafından yönlendirildiklerini gösterir. Nitekim Kuran'da
"dizi dizi uçan kuşlar"a dikkat çekilmekte ve bu canlıların
Allah'ın kendilerine ilham ettiği bir bilince sahip oldukları haber verilmektedir:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar,
gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini
şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. (Nur Suresi,
41)
Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar
mı? Onları Rahman (olan Allah')tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz
O, her şeyi hakkıyla görendir. (Mülk Suresi, 19)
özellikleri
|
<table width="79%" align="center" border="0" cellpadding="1" cellspacing="0"> <tr> <td bgcolor="#006699"> Tıklayınız... </td> </tr> </table> |
özel olarak tasarlandığını görürüz. Öz kütlenin düşürülmesi ve böylece
ağırlığın azaltılması için kemiklerin içi boş olarak yaratılmış ve vücuda
hava keseleri yerleştirilmiştir. Dışkının katı olmayıp yarı sıvı olması
vücutta gereksiz su tutulmasını ve böylece ağırlığın artmasını engeller.
Tüyler de hacimlerine karşılık son derece hafif yapılardır.
Kuşlardaki bu özel yapıları sırayla inceleyelim.
1- İskelet
Kuş kemiklerinin içi boş olmasına rağmen, iskelet, hayvanın sahip olduğu
kuvvete oranla fazlasıyla güçlüdür. Örneğin 18 cm. uzunluğundaki kocabaş
kuşu, bir zeytin çekirdeğini kırmak için gagasıyla ona 68,5 kg.lık bir
basınç uygulayabilir. Kara canlılarınınkinden daha "derli-toplu"
bir yapıya sahip olan kuş iskeletinde omuz, kalça ve göğüs kemerleri birbirine
kaynaşmış bir şekilde birleşiktir. Bu yaratılış kuşa daha sağlam bir yapı
kazandırmaktadır. İskeletin bir başka özelliği, başta belirttiğimiz gibi
diğer bütün omurgalı canlıların iskeletinden hafif olmasıdır. Örneğin
bir güvercinin iskeleti, hayvanın vücut ağırlığının toplamının sadece
% 4.4'ünü oluşturmaktadır. Bir Fregat kuşunun kemiklerinin toplamı ise
118 gr gelmektedir ve bu miktar, hayvanın tüylerinin toplam ağırlığından
daha azdır.
<table width="100%" align="justify" border="0" cellpadding="1" cellspacing="0"> <tr> <td> </td> </tr> <tr> <td class="resimalti"> Kuş kemikleri çok hafif ve sağlamdır. Bunun en büyük nedeniyse, içlerinin boş oluşudur. Boş kısımlaırn içinde hava bulunur. Kmeikler iç kısımda eğik desteklerle sağlamlaştırılmıştır. Modern uçaklaırn kanatları da, kuş kemiklerinden ilham alınarak içleri boş şekilde tasarlanmaktadır. </td> </tr> </table> |
2- Solunum Sistemi
Kara canlılarıyla kuşların solunum sistemleri de birbirlerinden tamamen
farklı prensiplerle çalışır. Bunun sebebi kuşların oksijen ihtiyacının
kara canlılarına göre çok daha fazla olmasıdır. Örneğin, bir kolibri kuşunun
oksijen ihtiyacı bir insanınkinin neredeyse 20 katıdır. Dolayısıyla, bir
kara canlısının akciğeri, kuşun ihtiyacı olan yeterli oksijeni sağlayamaz.
Bu nedenle, kuşların akciğerleri çok farklı bir yapıyla yaratılmıştır.
Kara canlılarının akciğerleri "çift yönlü" bir yapıya sahiptir:
Nefes alma sırasında, hava akciğerdeki dallanmış kanallar boyunca ilerler
ve küçük hava keseciklerinde son bulur. Oksijen-karbondioksit alışverişi
burada gerçekleştirilir. Ancak daha sonra, kullanılmış olan bu hava, tam
ters yönde hareket eder ve geldiği yolu izleyerek akciğerden çıkar, ana
bronş yoluyla da dışarı atılır.
<table width="100%" align="center" border="0" cellpadding="3" cellspacing="0"> <tr> <td width="31%"> </td> <td class="resimalti" width="69%"> KUŞLARA ÖZEL AKCİĞER Kuşlar, sözde ataları olan sürüngenlerdne çok farklı bir anatomiye sahiptir . Kuş akciğerleri, kara canlılarına tamamen ters bir biçimde işler. Kara canlıları havayı aynı nefes borusundan alır ve verir. Kuşlarda ise hava akciğere ön taraftan girerken arka taraftan dışarı verilir. Uçuş sırasında çok yüksek miktarda oksijene ihtiyaç duyan kuşlara böyle özel bir "tasarım" yapılmıştır. Böyle bir yapının sürüngen akciğerlerinden evrimleşerek ortaya çıkması imkansızdır. </td> </tr> </table> |
Kuşlarda ise hava akciğer kanalı boyunca "tek yönlü" hareket
eder. Akciğerlerin giriş ve çıkış kanalları birbirlerinden farklıdır ve
hava daimi olarak akciğer içinde tek yönlü olarak akar. Böylece kuş, havadaki
oksijeni kesintisiz olarak alabilir. Böylece kuşun yüksek enerji ihtiyacı
karşılanmış olur. Bu durumu konunun uzmanı H.R.Duncker şöyle ifade eder:
"Kuşlarda ana bronş, akciğer dokusunu oluşturan tüplere ayrılır.
Parabronşi diye adlandırılan bu tüpler sonunda tekrar birleşerek, havanın
akciğerler boyunca tek bir yönde devamlı akımını sağlayacak sistemi meydana
getirirler... Kuşlardaki akciğerlerin yapısı ve genel solunum sisteminin
çalışması tümüyle kendine özgüdür. Kuşlardaki bu "avien" sistemi
başka hiçbir omurgalı akciğerinde bulunmaz. Bu sistem bütün kuş türlerinde
aynıdır."
Ünlü bir biyokimyacı olan Michael Denton bir yazısında bu kadar mükemmel
bir sistemin kademeli evrimle oluşamayacağını şöyle açıklar:
<table width="100%" align="center" border="0" cellpadding="3" cellspacing="0"> <tr> <td width="181"></td> <td class="resimalti" width="748">Kuş akciğerlerinin çevresinde hava kesecikleri bulunur. Hava, önce bu keseciklerde toplanır sonrada düzenli olarak akciğerin içine pompalanır böylece kuşların yüksek oksijen gereksinimi de karşılanmış olur.</td> </tr> </table> |
"Böyle tamamen değişik bir solunum sisteminin, azar azar küçük
değişiklerle standart omurgalı dizaynından evrimleşmiş olduğu iddiası,
düşünülmeden ortaya atılmış bir tezdir. Solunum faaliyetinin bu evrim
süresince hiç aksamadan korunması, organizmanın hayatını sürdürmesi için
gereklidir. En küçük bir eksik fonksiyon ölümle sonuçlanacaktır. Kuş akciğeri
de, içinde dallanmış olan parabronşlar ve bu parabronşlara hava sağlanmasını
garanti eden hava kesesi sistemi ile birlikte en üst düzeyde gelişmiş
olana kadar ve beraberce, iç içe geçmiş mükemmel bir şekilde işlevini
yapana kadar, bir solunum organı olarak görev yapamaz."
Kısacası, kara tipi akciğerden hava tipi akciğere geçiş, ara geçiş safhasında
bulunan bir akciğerin hiçbir işlevselliğinin olmaması sebebiyle mümkün
değildir. Akciğeri çalışmayan bir canlı ise birkaç dakikadan fazla yaşayamaz.
Çünkü mutasyonların kendisini tesadüfen kurtarmalarını bekleyecek milyonlarca
yılı yoktur.
Kuş akciğerinin bu benzersiz yapısı, uçuş için gerekli olan yüksek miktarda
oksijen ihtiyacını karşılamaya yönelik, çok mükemmel bir yaratılışın varlığını
göstermektedir. Yalnızca kuşlara özgü bu anatominin bilinçsiz mutasyonların
amaçsız bir sonucu olamayacağını görmek için, biraz sağduyu yeterlidir.
Açıktır ki kuş akciğeri, canlıların Allah tarafından yaratıldıklarının
sayısız delilinden sadece biridir.
3-Denge Sistemi
Allah tüm canlılar gibi kuşları da kusursuz bir biçimde yaratmıştır.
Bu gerçek, her detayda kendini belli eder. Kuşların vücutları uçuştaki
muhtemel bir dengesizliği engellemek için özel bir yaratılışla var edilmiştir.
Hayvanın uçuş sırasında öne doğru eğikleşmesini engellemek için, kafası
özel olarak hafif kılınmıştır: Ortalama bir kuşun kafasının ağırlığı,
vücut ağırlığının yalnızca %1' ini oluşturur.
Tüylerin aerodinamik yapısı da kuşların denge sistemindeki önemli bir
özelliktir. Özellikle kanat ve kuyruk bölgelerindeki tüyler, kuşa çok
etkili bir denge sistemi sağlar.
Bu özellikler, bir doğanın (falcon pereginus) saatte 384 km. hızla avına
dalarken, hiçbir şekilde dengesini yitirmemesini sağlar.
4- Güç ve Enerji Problemi
Bir olaylar zinciri şeklinde ortaya çıkan her bir süreç, ister biyoloji,
ister kimya veya fizik bilimlerini ilgilendirsin, "enerjinin korunumu
prensibi"ne uygun olarak gelişir. Bunu özetle "belli bir işin
yapılabilmesi için belirlenmiş miktarda enerji gereklidir" şeklinde
de anlatabiliriz.
Enerjinin korunumu prensibinin çarpıcı bir örneğini, kuşların uçuşunu
gözlemlediğinizde bulabilirsiniz. Göçmen kuşların, uçuşa başlamadan önce,
yolculuklarını tamamlamalarını sağlayacak miktarda enerji depolamaları
şarttır. Buna karşın, uçmanın bir diğer şartı da mümkün olduğunca hafif
olabilmektir. Uçabilmek için, bedeli ne olursa olsun fazla kilolardan
kaçınılmalıdır. Bu arada yakıtın da mümkün olduğunca verimli olması şarttır.
Yani yakıt minimum ağırlıkta tutulurken, verdiği enerjinin maksimum olması
gereklidir. Bunların hepsi kuşlar için çözümlenmiş olması gereken problemlerdir.
İlk adım en ekonomik uçuş hızının tespit edilmesidir. Eğer kuş çok yavaş
uçacak olsa, havada asılı kalması için çok enerji sarf etmesi gerekecektir.
Çok hızlı uçacak olsa, bu sefer de meydana gelen hava direncini aşmak
için çok yakıt tüketmesi gerekecektir. Bu durumda yakıtın en az tüketilmesi
için ideal değerde bir uçuş hızının gerektiğini görürüz. Bu arada şunu
da hatırlatmak gerekir ki, iskeletlerinin ve kanatlarının aerodinamik
yapılarındaki farklılar nedeniyle her kuş için farklı bir ideal hız geçerlidir.
Bu enerji sorununu altın yağmur kuşu (Pluvialis dominica fulva) üzerinde
inceleyelim: Bu kuş, kışı geçirmek için her yıl Alaska'dan Hawaii'ye göç
eder. Durmaksızın yaptığı uçuşu sırasında rotası üzerinde hiç ada bulunmaz.
Dolayısıyla kuşun uzun yolculuğu sırasında hiçbir dinlenme imkanı yoktur.
Varış, başlangıç noktasından 4000 km uzaktadır ve bu mesafe aralıksız
yaklaşık 250 bin kanat çırpışını gerektirir. Yolculuğun tümü 88 saaten
fazla sürer.
Kuşun yolculuğa başlarken ağırlığı 200 gramdır. Bunun 70 gramı, yolda
yakıt olarak kullanılacak yağlardan oluşur. Ancak kuş bilimciler, bir
altın yağmur kuşunun bir saat uçmak için harcadığı enerjiyi tespit etmiş
ve kuşun 88 saatlik uçuş için en az 82 gram yakıt harcayacağı sonucuna
varmışlardır. Yani kuşun 12 gramlık bir açığı vardır ve hesaplara göre
Hawai'ye varmadan yüzlerce kilometre önce enerjisinin bitmesi ve denize
düşmesi gerekmektedir.
Ama bu hesaba rağmen altın yağmur kuşları hiçbir zaman denize düşmez
ve her sene başarıyla Hawai'ye ulaşır.
Peki bu canlıların sırrı nedir?
Bu kuşları yaratan Allah, onlara uçuşlarını kolaylaştıracak ve verimlileştirecek
bir yöntem ilham etmiştir. Kuşlar gelişigüzel bir şekilde değil, sürü
halinde uçar. Uçarken de hepsi belirli bir sıraya girer ve havada bir
"V" şekli oluşturur. Bu V şekli, karşılaştıkları hava direncini
azaltır. Bu uçuş düzeni o kadar etkilidir ki, kuşlar bu sayede yaklaşık
% 23'lük bir enerji tasarrufu sağlar. Bu şekilde, yere indiklerinde fazladan
6-7 gram daha yağları kalmış olur. Bu artan yağ ise gereksiz değildir;
rüzgarların ters yönden esmesi durumunda kullanılacak yedek yakıttır.
Bu olağanüstü durum karşısında şu soruları sormak gerekir:
Uçuş için ne kadar yağ gerektiğini kuş nereden bilir?
Bu kadar yağı tam yolculuk öncesi nasıl ayarlayabilir?
Uçuş mesafesini ve tam olarak ne kadar yakıt tüketileceğini nasıl hesaplar?
Kuş Hawai'nin Alaska'dan daha iyi koşullarda olduğunu nereden bilir?
Kuşların bu bilgilere ulaşmaları, bunlara uygun hesaplar yapmaları ve
bu hesaplara uygun toplu uçuşlar gerçekleştirmeleri imkansızdır. Bu ise,
yaptıkları işlerin gerçekte kuşlara "ilham edildiğini", bu canlıların
üstün bir güç tarafından yönlendirildiklerini gösterir. Nitekim Kuran'da
"dizi dizi uçan kuşlar"a dikkat çekilmekte ve bu canlıların
Allah'ın kendilerine ilham ettiği bir bilince sahip oldukları haber verilmektedir:
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve dizi dizi uçan kuşlar,
gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi duasını ve tesbihini
şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir. (Nur Suresi,
41)
Onlar, üstlerinde dizi dizi kanat açıp kapayarak uçan kuşları görmüyorlar
mı? Onları Rahman (olan Allah')tan başkası (boşlukta) tutmuyor. Şüphesiz
O, her şeyi hakkıyla görendir. (Mülk Suresi, 19)
Çarş. Ağus. 25, 2010 10:42 am tarafından againnn
» S.a miLLet.
Salı Kas. 03, 2009 7:27 pm tarafından Ŧøŋđ
» Hangi Müzik Türünü Dinliyorsunuz?
Ptsi Kas. 02, 2009 9:37 pm tarafından beyazmelek
» Merhaba...
Salı Ekim 27, 2009 10:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» bir kız
Paz Ekim 25, 2009 2:33 pm tarafından Ŧøŋđ
» Sizce bu sezon en iyi transferi hangi takim yapti?
Paz Ekim 25, 2009 2:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» Böyle Site Url'si Olur Mu? :D
Paz Ekim 25, 2009 2:31 pm tarafından Ŧøŋđ