Serçenin kalbi dakikada 460 defa çarpar vücut sıcaklığı ise 42 derecedir. Bir kara omurgalısına ölüm getirecek olan bu vücut ısısı, gücü arttıran bir etken olarak kuşlar için hayati önem taşır. Kuşların uçuş sırasında ihtiyaç duydukları büyük enerji, bu hızlı metabolizma sayesinde karşılanmaktadır | |
Yolu nasıl buluyorlar?
Uçmak çok fazla güç gerektirir. Bu nedenle kuşlar, vücut kütlelerine
oranla en fazla kas dokusuna sahip canlılardır. Metabolizmaları da kasların
harcadığı güçle doğru orantıda ayarlanmıştır. Bir canlının metabolik hızı,
ısıdaki 10 derecelik bir artışla ortalama iki katına çıkar. Bir serçenin
42 derecelik, bir ardıç kuşunun 43.5 derecelik vücut sıcaklıkları ise,
metobolizmalarının ne kadar hızlı çalıştığını gösterir. Bir kara omurgalısına
ancak ölüm getirecek olan bu vücut ısısı, enerji tüketimini ve böylece
gücü artıran bir etken olarak, kuşlar için hayati önem taşır.
Kuşlar bu derece fazla enerji sarf ettikleri için, yedikleri besinleri
de çok iyi biçimde sindirecek bir yapıya sahiptir. Kuşların sindirim sistemi,
alınan besinin en verimli şekilde değerlendirilmesini sağlar. Örneğin
büyümekte olan yavru leylek, yediği 3 kg. besinle 1 kg. ağırlık kazanır.
Bu oran, aynı besinlerle beslenen memelilerde 10 kg.'a karşılık 1 kg.
ağırlıktır. Kuşların dolaşım sistemi de, yine yüksek enerji ihtiyacına
uygun olarak yaratılmıştır. İnsanın kalbi dakikada ortalama 78 kere çarparken,
bu sayı serçede 460, sinek kuşunda 615'tir. Aktif uçma çok yüksek bir
enerji gerektirdiği için, kan dolaşımı da kara canlılarına göre çok daha
hızlı gerçekleşmektedir. Bu yüksek metabolik hız ve enerji sarfiyatı için
gerekli olan oksijen, özel "hava tipi" akciğerler aracılığıyla
vücuda alınır.
Kuşlar bu denli yüksek enerji harcarlar, ama bu enerjiyi de çok yüksek
verimle kullanır. Kara canlılarıyla karşılaştırıldığında, enerji sarfiyatları
kadar verimlilikleri de çok yüksektir. Örneğin göç sırasında bir kırlangıç
her kilometre 2.5 kilokalori harcarken, bu küçük bir memelide 41 kilokaloridir.
Kuşları kara canlılarından ayıran bu özelliklerin hiçbiri mutasyonlarla
ortaya çıkamaz. Eğer rastgele mutasyonlarla bu özelliklerden herhangi
birisinin meydana geldiği farz edilse bile -ki bu imkansızdır- bu özellik
dahi tek başına hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Uçmak için gerekli olan
yüksek miktarda enerjiyi sağlayan metabolizmanın oluşması, hava tipi bir
akciğer olmaksızın hiçbir işe yaramayacak, aksine yetersiz oksijen alımından
dolayı canlının boğularak ölmesine yol açacaktır. Öncelikle hava tipi
akciğerin oluşması durumunda ise, canlı gereğinden çok daha fazla oksijen
alacak ve bunun sonucunda zarar görecektir. Bir başka imkansızlık iskelet
yapısından kaynaklanır: Kuş, bir şekilde hava tipi bir akciğere ve metabolik
adaptasyonlara sahip olsa bile, yine de havalanamayacaktır. Zira canlı
ne kadar güçlü olursa olsun, bir kara canlısının ağır ve nispeten ayrık
iskelet yapısıyla havalanması mümkün değildir. Kanatların oluşması ise,
başta da değindiğimiz gibi, apayrı ve yine kusursuz bir "tasarım"
gerektirir.
Tüm bunlar bizi tek bir sonuca ulaştırır: Kuşların kökenini, tesadüfi
bir gelişimle ve dolayısıyla evrim teorisiyle açıklamak imkansızdır. Yeryüzündeki
binlerce farklı kuş türü, bugün kuşların sahip olduğu tüm bedensel özelliklere
sahip olarak "bir anda" var olmuştur. Bir diğer deyişle, Allah
tarafından ayrı ayrı yaratılmıştır.
Çarş. Ağus. 25, 2010 10:42 am tarafından againnn
» S.a miLLet.
Salı Kas. 03, 2009 7:27 pm tarafından Ŧøŋđ
» Hangi Müzik Türünü Dinliyorsunuz?
Ptsi Kas. 02, 2009 9:37 pm tarafından beyazmelek
» Merhaba...
Salı Ekim 27, 2009 10:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» bir kız
Paz Ekim 25, 2009 2:33 pm tarafından Ŧøŋđ
» Sizce bu sezon en iyi transferi hangi takim yapti?
Paz Ekim 25, 2009 2:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» Böyle Site Url'si Olur Mu? :D
Paz Ekim 25, 2009 2:31 pm tarafından Ŧøŋđ