YILDIRIM
BAYEZID DÖNEMI
Babasi, Murad Hüdavendigâr'in tahta cülûs etikleri
761 (1360) yilinda dünyaya gelen Bâyezid, âdil, yigit, bilginlerle yoksullari seven,
zenginlere sefkat, zahidlerle iyi insanlara saygi gösteren bir hükümdar idi. Ela
gözlü, arslan simali, kumral sakalli, görünüsü kirmiziya mail, ak, müdevver ve
berrak idi. Heykel gibi saglam ve güçlü kuvvetli idi. Cenk ve savas günlerinde
korkusuz bir padisah idi. Giydigi elbise genellikle Bursa kadifesindendi. Annesi
Gülçiçek hatundu.
Osmanli pençesinin kavradigi Rumeli agacinda, harp
sahasinda hükümdar ilân edilip babasinin tahtina oturan Yildirim'in bâzusu, daha nice
meyvelerini Osmanlilarin etegine düsürmek üzere bekleyici idi. O, harp sahasinda
hükümdar ilân edildiginden muharebeye devam etmekten geri durmadi. Ayrica komutanlardan
Pasa Yigit'i Bosna, Firuz Bey'i de Vidin taraflarina akina gönderdigi gibi bizzat kendisi
de Kratova gümüs madenlerini zapt ile Üsküp sehrine Türk göçmenlerini iskân
ettirdi.
Avrupa'nin siyaset aktörleri, Yildirim ünvani ile
anilan Bâyezid'in fikir ve düsüncelerini pek de bilmez sayilmazlardi. Babasinin
biraktigi hududu, mucizeli ordusuyla gögüsleyip alabildigine açan, açarken de
karsilastigi sayisiz müsküllere yutkunmadan katlanan, özellikle kilise için bir Isa
düsmani sayildigi halde, feth ettigi Hiristiyan ülkelerinin halkina bu kilise
mensuplarindan, hatta papalardan daha müsfik ve anlayisli davranan koca Hüdâvendigâr
gibi, oglu da acaba ayni siyaset ve insanlik yolu üstünde mi yürüyecekti?
YAKUB ÇELEBI OLAYI
Sultan Murad'in, Kosova Savasi'nda sehid olmasindan
sonra devlet adamlari ile askerî erkânin ittifaki üzerine yerine büyük oglu Bâyezid
geçti. Askerî hareketlerdeki sür'ati yüzünden "Yildirim" ünvanini alan
Bâyezid, Kosova savasinda Rumeli askeri ile sag cenaha kumanda etmisti. Savasin
kazanilmasinda da büyük bir rol oynamisti. Bâyezid, henüz düsmani kovalamakla mesgul
olan kardesi Yakub'u çagirtarak hükümdarliga ortak olur endisesiyle onu
öldürtmüstü. Böylece yeni bir buhranin çikmasina da engel olmustu. Bu olay, bazi
devlet adamlari ile askerler arasinda ve Osmanli sinirlari disinda kalan Anadolu
Beylikleri arasinda Yildirim Bayezid'e karsi bir hosnutsuzlugun dogmasina sebep olur.
Âsikpasazâde, bu olayla ilgili olarak "Ol gece askere izdirap düstü"
diyerek, askerin bu hadiseden nasil müteessir oldugunu anlatmaya çalisir.
Gerçekten bazi yazarlar, Yildirim Bâyezid'in bu
hareketini çok dramatik bir sekilde vermekte ve bunu, Yildirim'in Timur karsisindaki
maglubiyetinin sebeplerinden biri olarak görmektedirler. Bu cümleden olarak Fatma Aliye
sunlan söyler:
"Sehzadeler ve askerî komutanlar, hezimete
ugrayanlan takib ediyorlardi. Yildmm Bâyezid'e haber verildi. Hemen gelip zât-i
sâhâneye mahsus olan ak sancak altina oturdu. O ak sancak, Selçuklu Sultani'nin Osman
Gazi'ye vermis oldugu sancakti ki o zaman o sancagin altina zat-i sâhâneden baskasi
oturamazdi. Yildirim Bâyezid, o sancagin altina oturmakla ilan-i saltanat etmis oldu.
Zavalli Yakub Çelebi, hadiseden habersiz olarak
ordugâha geldiginde yorgunlugunu geçirmeye ve rahat bir nefes almaya firsat bulamadan
"pederin seni istiyor" diyerek Hüdâvendigâr'in mübarek cesedi üzerine
kurulan çadira götürülüp orada bogduruldu. Bu vak'a, bütün tarih kitaplarinda
mühim bir konunun açilmasina sebep olmustur. Bunu, Yildirim'in maglubiyet sebeplerinden
biri ve belki birincisi olarak kayd edenler de olmustur. Savci Bey de buna bir örnek
teskil etmiyor. Çünkü Savci Bey, isyan bayragini çekmisti. Andronikos ile birlikte bir
eskiya grubunun basina geçmisti. Yakub Çelebi ise o zaman önemli bir vilayet olan
Karesi'yi çok iyi idare etmis, harplerde zaferler kazanmis ve herkesi kendinden memnun
etmisti."
Murad Hüdâvendigâr'in sehadeti üzerine meydana gelen
saltanat degisikligi, Anadolu Beylerinin ve özellikle kendisini Selçuklularin mirasçisi
sayan Karamanlilarin ortadan kalkmis gibi görünen düsmanligini tekrar ortaya çikardi.
Sehzade Yakub'un öldürülmesini bahane ederek, güya onun intikamini almak üzere
Bâyezid'e karsi harp açip her taraftan tecavüze kalktilar. Karamanaoglu Alaeddin Bey
tarafindan kiskirtilan bu beylikler, Aydinli, Saruhanli, Germiyanli, Menteseli ve Hamideli
beylikleri idi. Nitekim Germiyanogullari'ndan Sah Çelebi oglu Yakub Bey, daha önce
Osmanlilar eline geçmis olan Germiyan kasaba ve bölgelerini geri aldigi gibi
Karamanlilar da Beysehri'ni zapt ettiler. Anadolu'da Kara Tatar denilen Mogollarin reisi
Mürüvvet Bey de Kirsehir'i zapt edip Sivas emiri Kadi Burhaneddin'e teslim etti. Diger
beylerin her biri, bu karisikliktan istifade ederek bir takim yerlerin zaptina
kalkistilar. Bu durum, Osmanli Devleti'ni çok zor durumlara sokmustu. Babasi tarafindan
saglanmaya çalisilan Anadolu birligi yeniden tehlikeye girmisti. Sultan Yildirim
Bayezid'in bunlara süratli bir sekilde çare bulmasi ve isleri düzeltmesi gerekiyordu.
Bunun için Bâyezid, Anadolu'ya geçmeden önce Rumeli'deki durumu derhal düzeltmek
gerektigini düsünerek kendisine muhalefette bulunan emir ve askerleri yeniden kendine
bagladi. Sonra Sirp Krali Lazar'in henüz küçük yastaki oglu Istefan Lazaroviç'in
vasisi olan annesiyle anlasti. Bu yeni Sirp despotu da vergi (harac) ve gerektiginde
muharebelerde bütün askeri ile birlikte padisahin maiyetinde bulunmayi taahhut ettigi
gibi her yil Osmanli padisahini ziyaret etmeyi de kabul ediyordu.
Kosova maglubiyetinden sonra gerek Istefan Lazaroviç,
gerek Pristine hakimi Vuk Brankoviç yerlerinde kalabileceklerini hiç ümid etmiyorlardi.
Onlar, Yildirim'la anlasmayi canlarina minnet bildiler. Bu antlasmayi kuvvetlendirmek
için yeni Osmanli hükümdari, maktul Lazar'in kizi Marya Despina'yi nikahlamisti.
Bayezid'in bu sekildeki genis müsamahasina Anadolu'daki vaziyetin kritik durumu sebep
olmustu. Bu baris sayesinde Rumeli'de, disardan gelebilecek ve özellikle Macarlar
tarafindan yapilacak tahrik ile meydana gelmesi muhtemel bir muhalefet önlenmis oluyordu.
Böylece meydana gelen dostluk, samimi bir sekilde Bâyezid'in vefatina kadar devam
edecekti. Sirplar, Kosova'da hâkimiyetlerine son veren darbeyi yemis olmalarina ragmen,
dinî ve millî degerlerine karsi gördükleri genis müsamaha ve müsaade yüzünden
fatihlerin (Osmanlilarin) idaresine tereddüdsüz katildilar. Hele Arnavud, Macar ve
Dalmaçyalilara karsi yapilan akinlarda ganimetlere istirak etmeleri, anlari yeni idareye
çarçabuk isindirdi.
Yildirim Bayezid, Balkanlar'da kuvvetli kalabilmek için
akinci teskilatini yeniden canlandirmak ihtiyacini hissederek Evrenos Bey, Pasa Yigit Bey
ve Firuz Bey gibi komutanlarin, basta Bosna olmak üzere Eflak ve Tuna'nin kuzey
taraflarina kadar akinlar düzenlemelerini emr etti. Daha önce de kisaca temas edildigi
gibi bu akinlar esnasinda Üsküp alinarak sehre Türk ahali yerlestirilmisti. Bu sirada
Edirne'ye dönen Bâyezid, Anadolu'ya hareket etmeden önce burada dinî ve sosyal
müesseselerin kurulmasini emr etti. Böylece Edirne bir kültür merkezi haline gelmeye
basladi. Gerçekten de hâlâ bu gün Yildirim adi ile anilan mahallede bir imâret ile
kubbesi dört kemer üzerinde durmakta olan caminin temellerini atti. Bu arada kendisini
tebrike gelen Venedik ve diger Italyan siteleri ile olan ticaret antlasmalarini yeniledi.
Yeni hükümdar, Venedik ticaretini himaye etmeyi kabul ediyorsa da gelecek için fazla
teminat vermiyordu. Bu antlasma, daha sonraki Anadolu seferi için büyük bir önem
tasiyacakti. Zaten bu yüzden Bâyezid müsamahali davranmisti.
Bâyezid, Bursa'ya dönmeden önce hemen hemen bir sehir
devleti haline gelmis olan Bizans gailesini de ber taraf etmek istiyordu. Bunu
gerçeklestirebilmek için de Bizans'taki taht kavgalarindan istifade etmeyi
düsünüyordu. Böylece Anadolu'da girisecegi faaliyet esnasinda Bizans tarafindan
gelebilecek tehlikelerden emin olmak istiyordu.
Osmanli Sultani, vaktiyle Savci Bey ile müstereken
isyan edip fesat çikarma suçundan dolayi hapse atilmis olan Imparator Ioannis'in oglu
Andronikos ile onun oglu Ioannis'in müracaatlarini kabul ederek bir miktar askerle
Edirne'den Istanbul'a yürür. Imparator Ioannis ile saltanat ortagi olan Manuel'i hal'
ederek hapse attirir. Bu arada hapisteki prensleri de kurtarip hükümdar yapar ve bir
vergi ile kendine baglar. Fakat kisa bir müddet sonra iki mahpus hapisten kurtularak
sultana iltica ederler. Onlar, daha önceki vergiden baska belli bir miktarda asker
vererek seferlere katilmayi da taahhüd ederler. Bunun üzerine Bâyezid, onlari tekrar
hükümdarliga getirir. Bununla beraber Bâyezid, Andronikos ile oglunu hapse attirmayip
kendilerine Bizans topraklarindaki Silivri, Eregli, Selanik vs. gibi yerlerin
hâkimiyetini verir.
Çarş. Ağus. 25, 2010 10:42 am tarafından againnn
» S.a miLLet.
Salı Kas. 03, 2009 7:27 pm tarafından Ŧøŋđ
» Hangi Müzik Türünü Dinliyorsunuz?
Ptsi Kas. 02, 2009 9:37 pm tarafından beyazmelek
» Merhaba...
Salı Ekim 27, 2009 10:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» bir kız
Paz Ekim 25, 2009 2:33 pm tarafından Ŧøŋđ
» Sizce bu sezon en iyi transferi hangi takim yapti?
Paz Ekim 25, 2009 2:32 pm tarafından Ŧøŋđ
» Böyle Site Url'si Olur Mu? :D
Paz Ekim 25, 2009 2:31 pm tarafından Ŧøŋđ